31 Ocak 2017 Salı

Misafirlerimiz İçin Hediyelerimiz

İlk yaş olunca insan daha bir fazla özeniyor, yalan yok.
Kızımın diğer yaşları için bir hazırlık yapar mıyım, bilmiyorum.
Aslında birinci yaş gününü de öyle büyük bir şey yapmadım.
Aile arasında ve iki yakın arkadaşımın olduğu bir doğum günüydü.
Gelen misafirlerimiz için de hediyeler hazırladım.
İçeriğinde ise; 330ml su, çikolata, kokulu tesbih, kara tahta magnet var.
Etiketleri ve süslemeleri ben hazırladım.
Kara tahta magnetimizi ise Karpuz Tasarım'dan Özlem Hanım hazırladı.
Özlem Hanım o kadar kibar ve ilgili ki, gönül rahatlığı ile sipariş verebilirsiniz.
Ayrıca siparişimin yanında "Arabada Elif Nisa Var" uyarı yazısının yanı sıra, kara tahta magneti belirttiğim miktardan daha fazla gönderip büyük bir jest yaptı.
Siz de Karpuz Tasarıma ulaşmak isterseniz eğer;
Facebook: Karpuz Tasarım
Twitter: @karpuztasarim
İnstagram: Karpuz Tasarım



29 Ocak 2017 Pazar

Rebecca Ingram 2017 Wedding Dress


Ba-yıl-dım!
Dantelin gelinliğin kesimine muhteşem uyumu ve sırt detayı...
Dantel severler için abartıdan uzak olan bu şahane gelinlik Rebecca Ingram tasarımı.



23 Ocak 2017 Pazartesi

Ninja by Pascal Campion

Pascal Campion'un Ninja adlı bu resmini gördüğümde gülümsemekten alamadım kendimi çünkü küçükken kardeşimle ben de kapılara böyle tırmanırdık :) Bence hemen hemen her çocuk tırmanmıştır kapıya çıplak ayakla; hatta en yükseğe tırmanma ve uzun süre kaymadan durma yarışı da yapmıştır :) Come on! İtiraf et de rahatla ;)


*fotoğraf deviantart.com (by Pascal Campion)

20 Ocak 2017 Cuma

Aşk...

Anlatılması güç, anlaşılması yaşanmışlığa bağlı bir şeydir AŞK...



*fotoğraf deviantart.com (by Pascal Campion)

19 Ocak 2017 Perşembe

Emerken Isırma

Tecrübeli anneler bilirler ki, ısırma anneler için kabus gibi bir şeydir. Biz acemi anneler de bunun nasıl bir şey olduğunu bilmediğimizden, oldukça şaşkın bir şekilde ansızın yakalanma olasılığımız yüksektir. Hatta o şaşkınlıkla "ayyy!" diye bir ses çıkardıysak, vay halimize. Çünkü çıkarılan bu ses, bebek için oldukça eğlencelidir :) Şaşkınızdır çünkü aylarca dişsiz bir bebeği emzirmişizdir, heyecanla ilk dişin çıkmasını beklesek de ilk etapta aklımıza gelmez. Eğer bizi bu konuda uyarırlarsa o zaman başka, tabi o uyarıları da dinlediysek.

Elif Nisa şu anda 13 aylık. İzlediğim video da 4 ay önce yayınlandığına göre demek ki yaklaşık 9 aylıkken ısırma tecrübem olmuş. Emzirirken Elif Nisa'nın yüzüne bakıp göz teması kurmayı seviyorum; sadece ben sevmiyorum düzeltiyorum, anne-kız emzirme esnasında göz teması kurmayı seviyoruz :) Akşam vaktiydi, artık uyuma saati gelmişti. İlk dişler de yeni çıktı. Benim minnoş kızımın bakışı bir değişti ilk önce, böyle geldi bir pırıltı oturdu gözlerine, hani oyun oynama heyecanı gibi. Benim de bakışları pek bir hoşuma gitti, nereden bileyim arkasından geleni :) Veee ilk ısırık! Allah'ım yok böyle bir acı cidden.

Allah'tan o günün sabahında Acemi Anne'nin yayınladığı o videoyu izlemişim. Hemen uyguladım. Yüz ifademde acıya dair herhangi bir iz yok, tabi gülümsememek de lazım. Ağzından hemen memeyi çektim ve yüzüne üfledim. Sakin kalarak ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım: "Hayır, ısırmak yok." Net olmak önemli burada ve tüm bunlar -klasik koşullanmadaki gibi- sırayla olmalı. Bir kere söyleyince hemen olmuyor tabi :) Bunu birkaç kez tekrarladık. Yavrum benim, baktı ki ısırınca süt yok, bir daha yapmadı. Çok şükür ki yapmadı. Umarım bundan sonra da olmaz :) Resmen o video hayatımı kurtardı. Teşekkürler Acemi Anne :)



17 Ocak 2017 Salı

Normal, Sezaryen, Epidural !?

Hamileyken hemen hemen herkesin sorduğu sorudur "Nasıl doğum yapmayı düşünüyorsun?" sorusu. Aslında oldukça normal, hatta sıradan bir sorudur. Ama asıl problem, verilen cevaptan sonra insanların verdikleri tepkilerle alakalıdır. "Normal doğumu düşünüyorum." desen; "Valla iyi cesaret, bravo." ya da "Normal doğum sonrasında yaşayacağın bazı olumsuzlukları biliyorsun değil mi?" ya da "Epidural mi? Bence epidural olmalısın, çok rahat." ya da "Hımm, sezaryeni neden düşünmüyorsun?" gibi şu anda aklıma gelen ve gelmeyen birçok soru ve korku senaryosu senden çok karşındakiler için sorun olan bir olay haline gelir. Aynı durum seçilen diğer doğum yöntemlerinde de geçerlidir.

Üzerinden zaman geçince de yazmak zor oluyormuş aslında ama elimden geldiğince hissettiklerimi ve düşündüklerimi aktarmaya çalışacağım. Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor; hangi doğum yöntemini seçersek seçelim daha az anne ya da daha iyi bir anne olmuyoruz. Zaten annelik ayrı bir duygu, biliyorsunuz. Annelik duygusunu hissedip yaşamak için de illa ki doğurmak da gerekmiyor. Neyse çok derin mevzular bunlar. Tekrar belirtmek istiyorum, burada okuduklarınız tamamen benim düşüncelerim ve yaşadıklarımdır :)

Bana gelecek olursak; sezaryenden oldum olası korkmuşumdur. Tabiri caizse kesilip biçilmek benim için oldukça korkunç bir olay. Ve tabi sezaryen sonrası yaşanan zorlukları da az çok biliyorum. Üstelik yüzyıllardır kadınlar hep normal doğum yöntemi ile bebekler dünyaya getirmişlerdi. Ve zaten kadın bedeni tamamen buna uygun olarak yaratılmıştı. O yüzden sezaryeni elemiştim çok önceden, daha evlenmeden önceki durumdan bahsediyorum. Hamile kaldıktan sonra da normal doğum benim için ilk sıradaydı. Ama tabi, hamilelik seyrimin nasıl ilerleyeceğini ve doğum esnasında neler olabileceğini bilmediğimden sezaryene de oldukça açıktım. "Hangi doğum yöntemini kullanmayı düşünüyorsun?" diye soranlara da "Bilmiyorum, gidişata bakacağım artık. Bebeğim sağlıkla dünyaya gelsin de önemli değil. Nasip." diye cevaplar veriyordum. Yalan söyleyemem gönlümden hep normal doğumu geçirdim ve hamileliğim süresince de hep pozitif normal doğum hikayeleri okudum, olumsuz hiçbir şeye yer vermedim belleğimde ve kalbimde. Ama dediğim gibi hiçbir şey belli olmaz, sağlık bu sonuçta. Üstelik sadece kendi sağlığım değil, bebeğimin sağlığı da vardı düşünmem gereken. O yüzden her iki doğum şekline de açıktım. Ama bir itirafta bulunursam beni en çok gaza getiren olay, iş arkadaşımın normal doğumla bebeğini kucağını almasıydı. Sonuçta o yapabiliyorsa, ben de yapabilirdim :)

Rabbime sonsuz şükür ki kızımı gönlümden geçtiği gibi dünyaya getirdim; yani normal doğum yaptım, epiduralsiz. 40+1 de suni sancı ile bebeğimi dünyaya getirdim. Annem de beni dünyaya getirirken suni sancı ile normal doğumu gerçekleştirmiş. Bu da mı genetik demeyin, bu genler çok ilginç valla :) Allah nasip eder de ileride ikinciye hamile kalırsam nasıl olur bilmiyorum. Ama itiraf ediyorum bir ara epidural istemedim değil :) Ama onda da çok güvendiğim doktorum Esra Hanım engel oldu: "Ya normal doğum ya da doğru sezaryene." diye kararlı konuşunca, silkelenip kendime geldim. Onca ay pozitif doğum hikayeleri oku, kendini tüm olumsuzluklara kapat, olacak iş değil pes edemezdim :) Bu arada belirtmeden geçmemem lazım; hangi yöntemi seçerseniz seçin doktorunuza sonuna kadar güvenmeniz lazım, sizi yarı yolda bırakmamalı.

Ayrıca hamileliğim boyunca oldukça faydalandığım, işime yarayan yöntemleri öğrendiğim ve sürekli doğum hikayesi okuyup hormonlarımın etkisiyle duygusala bağlayıp ağladığım şu üç siteyi paylaşmak istiyorum:
1- Bebek Yapım Bakım Onarım
2- Pozitif Doğum Hikayeleri
3- Blogcu Anne Pozitif Doğum Hikayeleri

Buraya kadar sanki sürekli normal doğuma yönlendiriyormuşum gibi oldu biliyorum. Ama dediğim gibi benim deneyimim ve isteğim bu yönde olduğu için bu şekilde bir yazı ortaya çıktı. Tekrar söylüyorum, inanın ki hangi doğum şeklini seçerseniz seçin annelik duygunuzda bir değişiklik olmuyor. Ve umarım herkes gönlünden geçirdiği gibi bir doğum gerçekleştirerek sağlıkla bebeğini kucağına alır.

Sanırım benim bu konuda söyleyebileceklerim bu kadar. Sizin de eklemek istedikleriniz olursa yorum bölümünden paylaşmayı unutmayın lütfen.



*fotoğraf deviantart.com (by Angela4)

14 Ocak 2017 Cumartesi

Snowy Tree House

Çevremizi o kadar değiştirdik ki; şimdi bu yepyeni çevreye uyabilmek için kendimizi de değiştirmemiz gerekiyor...
{N. Wiener}



**başlık ile içerik tamamen alakasızdır. Başlığa ne yazsam diye çok düşündüm ama bulamadım. Ben de Pascal Campion'un resminin başlığını koydum yazı başlığına :)
***ben de böyle bir ağaç evim olsun istiyorum :) Hadi ama siz hiç istemediniz mi?

11 Ocak 2017 Çarşamba

Vlog Tanıtımı | Acemi Anne


Merhabalar sevgili okuyucu. Bu akşam sizinle yeni bir bölüm ile ilgili ilk paylaşımımı yapmak istiyorum. Artık bloğumda "Vlog Tanıtımı" köşesi var. Biliyorsunuz artık youtube'da blog gibi paylaşım yapmak trend oldu. Şahsen videoya konuşma yapma cesaretini gösteremem :) İlk Vlog Tanıtımını severek takip ettiğim, her videosunda yeni bir şeyler öğrendiğim Acemi Anne ile başlamak istedim.
Her videoda "Herkese merhaba, Acemi Anne kanalıma hoş geldiniz." diye tüm güleryüzlülüğü ile başlayan, araştırdığı her konuyu içtenlikle paylaşan, yapılan her yoruma geri dönmeye çalışan, tatlı mı tatlı oğluşu Deniz ile ilgili yaşadıklarını-yaptıklarını içtenlikle paylaşan adı üstünde senin-benim gibi Acemi bir Anne. Yayınladığı videolar benim doğum yaptığım ilk zamanlardan beri oldukça işime yarar. Hatta şöyle söyleyeyim, bir videosu vardı ısırmayla ilgili (ki ben bununla ilgili ayrı bir yazı hazırlamayı düşünüyorum) öyle bir denk geldi ki hayatımı kurtardı resmen :)
Siz bakmayın kendisine Acemi Anne dediğine, okuyup araştırmayı oldukça seven, gerekirse uzmanından yardım alan ve bunu seve seve biz yeni anne olmuşlarla ya da anne adaylarıyla paylaşan, bilgiyi paylaşmanın önemini bilen bir anne. Birkaç videosunu izledikten sonra ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız diye düşünüyorum :)

Youtube kanalı: Acemi Anne
İnstagram: acemiannetv
Facebook: Acemi Anne TV
Twitter: Acemi Anne TV
Pinterest: Acemi Anne TV



9 Ocak 2017 Pazartesi

Begüldan Vintage



Nursel'i beğenenlerdenim ben; çok sempatik, içten, sevimli ve bir o kadar da güzel bir bayan.
Minyon olması da cabası.
Hayranı değilim ama dediğim gibi beğeniyorum ve seviyorum.
Televizyonda Nursel'e denk gelirsem izlerim de.
Neyse efendim, bugün TV'de yine bir ara denk geldi.
Aa bir baktım takvimden bir şeyler okuyor, takvimin başlığı "Nursel'in Mutfağı".
İçeriği falan bildiğimiz takvim bilgilerinden oluşuyor, hani bugün doğanlar için kız-erkek isimleri, tarihte bugün olanlar vs.
Ama dizaynı çok hoşuma gitti.
Dedim ben bir bakayım instagram hesabında paylaşmıştır belki.
Bu arada bir parantez açayım, benim bloğum haricinde herhangi bir sosyal medya hesabım yoktur.
Herkese açık bir profili olduğundan resimleri inceliyorum belki karşıma çıkar diye.
Ama bir de ne göreyim, aman Allah'ım ben bu perdelere BA-YIL-DIM!
Kim yapmış acaba filan derken buldum :)
"Begüldan Vintage"
O kadar güzel ürünler var ki, benim gibi dantele bayılıyorsanız tam sizlik şeyler demektir.
Eğer İnstagramınız varsa: beguldan_1991
Sosyal medya kullanmıyorum derseniz de sitesi: beguldan.com
Bakmadan geçmeyin ;)




*fotoğrafları Nursel Ergin'in resmi sayfasından print screan yaparak aldım.


6 Ocak 2017 Cuma

Merdivenler

Ne çok inip çıktım şu merdivenlerden nefesim kesile kesile...
Hey gidi hey :)



5 Ocak 2017 Perşembe

Haşhaşlı Amasya Çöreği

Hamiş olduğumu öğrenen (yaklaşık 1,5 yıl önceden bahsediyorum tabi:) canım arkadaşım Gülay, canım çeker diye ve besleyici olduğu için Amasya'nın meşhur haşhaşlı çöreğini yollamıştı bana. Ben o pakettekileri bir günde yedim desem, inanır mısınız? İnanın, inanın. Bayıla bayıla yedim çünkü :) Hatta kargoyla yolladığı paket öyle bir zamanda geldi ki, dedim bu bir işaret olmalı. Tam kahvaltı yapacağım ne yesem diye düşünüyorum, ding dong zil çaldı ve tadaaa kahvaltım gelmişti bile :) Gerçi o zaman teşekkür etmiştim arayıp ama buradan da teşekkürü bir borç bilirim: Teşekkürler Gülay :)




3 Ocak 2017 Salı

Git Artık Grip!

Yaklaşık iki haftadır gribim. Ama bu hafta öksürüğüm arttı (ciğerlerim ötüyor resmen), sesim gitti, burnum musluk gibi hiç durmuyor. Öksürük sesimden artık kızım korkmaya başladı. Bu da beni çok üzüyor, açıklamaya çalışsam da pek etkili olamıyorum sanırım. Üstelik minnoş bebişim de grip benden ötürü. Yavrumun da burnu tıkalı genelde, o kadar çok paket Otribebe bitirdim ki anlatamam. Tabi Otribebe'yi Nisa'da kullanmak da zahmetli, yaptırtmak istemiyor haklı olarak. Sıcak sıcak bitki çaylarına vurdum kendimi ama nafile. Olmadı haftaya doktora gidicem mecburen. Siz de dikkat edin kendinize. Kısacası diyorum ki; bi git artık grip ya!



2 Ocak 2017 Pazartesi

Örgü Bebek Pançosu

Daha ortada bebiş filan yokken, canım annem evdeki ipleri de değerlendirmek maksadı ile örmüş bu pançoyu. Artık kızım giyiyor soğuk havalarda anneannesinin ördüğü bu pançoyu sıcacık tutsun diye. Örgü modelini sormayın ama bilmiyorum çünkü :)




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...